25 Şubat 2017

 ‘Evet’ cephesinden görünen Bizanslılar…

 

Referandumun olumlu olumsuz neler getirdiği üzerine tartışmalar hızla sürüyor.

Ortadaki verimsizliği gördükçe onca yoğun tartışmadan uzak durmaya çalışıyorum. Tarafların bu tartışmaları kafa karışıklığını gidermek için değil de aksine artırmak için yaptığına inanıyorum çünkü.

Zaten bu kadar çok bağırtılara karşın hala birçok insanın kafa karışıklığı yaşamasının sebebi de tavrımın doğru olduğunu teyit ediyor.

Altı üstü 18 maddelik bir Anayasa teklifi. Memleketin bunca okumuşu, uzmanı, bilirkişisi nasıl oluyor da anlaşılır bir biçimde anlatamıyor bu kadar maddeyi?

Öte yandan meseleyi açık ve net anlatamamak tartışma sanılan ucubelikler üzerinden sürekli yanlışlar ve onların sonucu palazlanan algılara imkân veriyor ki asıl tehlike bu.

Bakın muhalefet son derece düşük bir entelektüel görüntüden çekiyor girdiği her tartışmanın pimini.

Argümanları geleceğe dair muğlâk olasılıklar üzerinden kurmanın kurnazlığıyla sürekli eski sistemin nimetlerinden olacakları korkusunu makyajlamaya çabalıyor aslında.

 ‘Tek adam yönetimine geçilecek', ‘Cumhuriyetin kazanımlarının elden gidecek', ‘Padişahlığa geri dönülecek', ‘Eyalet sistemine geçilecek' türü niyet okumalar içeriği tartışacak ve alternatif sunacak kültür ve bilginin eksikliğinin de delili.

Tabii ki muhalefet kadar ‘Evet' cephesinde görünenlerin kolayca sahte algılara endeksli tartışmaların taraftarı olmaları da kısır söz düellolarına neden oluyor.

Kalıplar üzerinden sürdürülen içeriksiz, yetersiz ve suçlayıcı açıklamaların pekâlâ ‘Evet'e değil muhalif cephenin algılarını güçlendirerek ‘Hayır'a yarayacağı en nihayetinde kestirilmeli.

Aynı şekilde referandumun getirisi bu ülkenin makûs tarihi sanılan nice konuda tarihsel ve devrimsel nitelikte açılımlar ve bunları çarşıdan pazardan, çevreden, devlet dairesinden örneklerle basitçe anlatmak daha makbul.

Vatandaşa en gösterişsiz şekliyle hâlihazırdaki sistemin nasıl vesayetçiler ürettiğini, koruduğunu ve palazlandırdığını göstermek önemli çünkü.

Bu nedenle söylemleri kısır tartışmalarda heder etmek yerine tek başına bu gerçekler üzerinden kurgulamak ‘Evet' cephesinin biricik stratejisi olmalı.

Lakin itiraf etmeliyiz ki bu stratejinin ortaklaşmasını engelleyen bir durum da mevcut.

‘Evet' cephesinin içinde yer aldığı düşünülen ve kendisini Evetçi olarak lanse edenlerin, değişikliklerle birlikte oluşacak yeni sistemde eskisi gibi kendilerine yer bulamayacaklarını düşünmelerinden besleniyor bu.

Mesela bunca zamandır bürokratik oligarşinin nimetlerinden yararlanmış kesimin sergilediği görüntüye karşın Evetçi olabilmesi Hayırcı olmasından çok daha zor.

Bir takım sırnaşık ilişkilerle veya hesaplarla elde edilen bir kimliğin ardında verimli siyasetçiliğin dışında her işi çeviren vekillerin ve parti teşkilatlarına çöreklenenlerin de öyle.

Ya da ‘laiklik elden gidiyor' teraneleriyle beslenen bir kargaşadan yararlanarak bu ülkenin onlarca bankasını boşaltan hırsızların da.

Aynı şekilde bir takım destekler sunması sayesinde palazlanmalarına imkân verilen ve bir yandan renksiz ruhsuz gökdelenleriyle çevreyi diğer yandan sebze, meyve, et fiyatlarında dilediklerince oynayarak vatandaşın ekonomisini tarumar eden iş adamı görünümlü kalpazanların,

FETÖ gibi cehennemi örgütlerin palazlanıp, devletin bütün nimetlerini kendi kirli amaçları doğrultusunda tütsülenmiş müritlere akmasında ön ayak olanların,

15 Temmuz'da görüldüğü üzere darbenin ilk saatlerinde sessiz, suskun, hesaplı karanlık kuytulara çekilecek kadar demokrasiden nasiplenmemiş ahlaksızların da Evetçi olmaları kolay değil.

İşin özeti ‘Hayır' cephesinde görülemeyecek kadar entrika heveslisi Bizanslı ‘Evet' cephesinin kaderini değiştirmeyi kolluyor.

Lakin bütün bu vesayet mirasyedilerini bozguna uğratmak zor değil. Samimi ve içten ‘Evet' diyeceklerin referandumla gelecek değişiklikleri kafalarda soru bırakmayacak şekilde anlatması bunun için yeterli.

Onu kırarım, şunu üzerim, diğerini kaçırırım telaşından ve ürkekliğinden uzak yeni sistemin sokağa, pazara, işyerine, kamu alanlarından neyi alacağını ve yerine neyi getireceğini açıkça dillendirmek gerekiyor.

Unutmayalım gelecek yeni sistem eski sistemden beslenen kaptıkaçtıların değil eşit, özgür ve adaletli bir dünya derdinde olanların umudu.